Türk ve Dünya Basınından Güneş ve Sağlık Üzerine Haberler
Solaryum D Vitamini Sentezi Yapar mı?
Evet, yapar.
D vitamini kemik erimesini önlemede büyük rol oynayan önemli bir vitamindir.
UV ışınları, ister doğal olsun ister yapay, vücutta D vitamini üretimini sağlayan en önemli kaynaktır. D vitamininin temeli derinin sentezidir. Yani derimiz ultra viyole ışınları ile temas edince D vitamini üretir.
Giysiler ve camlar derinin bu üretimini engeller. Yaşlı insanlar ve küçük çocuklar güneş ışınlarıyla az temas ettikleri için D vitamini eksikliği çekme riski taşır.
D vitamini eksikliği çocuklarda raşitizm, yaşlılarda ise osteomalasi hastalığına neden olabilir.
D vitamini aynı zamanda hayvansal gıdalarla da alınabilir: somon, sardalya, ringa gibi yağlı balıklar, balık karaciğeri, yumurta sarısı ve sütlü ürünler gibi.
http://www.hemsirelersitesi.com/solarmngd.htm
Meme Kanserine Karşı D Vitamini
Toronto’daki Mount Sinai Hastanesi’nden Dr. Julia Knight, Amerikan Kanser Araştırmaları Derneği’nin yıllık toplantısında, ekibiyle yaptığı araştırmanın sonuçlarını açıklarken, yaşamın erken dönemlerinde D vitamini almanın çok önemli olduğunu söyledi.
Knight, 1700’den fazla kadının sağlık verilerini karşılaştırarak yaptıkları araştırmada, ergenlik döneminde güneş ışığı, balık yağı, katkılı süt ve bazı balık türleri gibi gıdalardan alınan D vitaminin meme kanseri riskinin azalmasıyla bağlantılı olduğunu bulduklarını ifade etti.
Araştırmalarında 20-29 yaşları arasında meme kanseri teşhisi konmuş 576 kadın ile 1135 sağlıklı kadının geçmişlerini karşılaştırdıklarını söyleyen Knight, güneş ışığından D vitamini almanın meme kanseri riskini önemli ölçüde azalttığını, 10 ila 29 yaşları arasında kapalı alan dışında çalışmanın ve faaliyetlerin, riski azaltma açısından önemli olduğunu vurguladı.
Araştırmada, 10 yıl ve daha uzun süre balık yağı tüketmenin riski düşürdüğü, 20-29 yaşları arasında haftada 9 bardaktan fazla süt içenlerin 5 bardaktan daha az içenlere göre daha az risk altında olduğu bildirildi.
http://www.ntvmsnbc.com/news/367860.asp
Güneş MS'ten Koruyor
Çocukken güneş ışığına maruz kalan kişilerin ileride MS (Multiple Sclerosis) hastalığına yakalanma riskinin daha az olduğu belirlendi. ABD'de, Güney California Üniversitesi tarafından yapılan araştırmada, ikizlerden biri MS hastası olan 79 çift yumurta ikizi incelendi. İkizlere, hangisinin güneşte daha fazla vakit geçirdiği soruldu. Çocukluğunda güneş altında daha uzun süre kalanların ileride MS'e yakalanma riskinin yüzde 57'ye kadar azaldığı görüldü. Araştırmacılar, güneş ışığının vücutta D vitamini üretimini artırmasının MS'ten korunmaya yardımcı olabileceğini söyledi.
http://www.milliyet.com/2007/07/30/yasam/yas05.html
Güneş Sayesinde Vücuda Giren D Vitamini Kadınlara Koruma Sağlıyor
Meme kanserine karşı güneş 55 yaş üzerindeki 1179 kadına yapılan testler, D vitaminin meme kanserine yakalanma riskini yarı yarıya azalttığını gösterdi.
ABD'nin Nebraska eyaleti Omaha kentindeki Creighton Üniversitesi'nce yapılan bir araştırmada, deri kanserine yol açan gün ışığının meme kanserine karşı koruyucu bir etki yaptığı ortaya çıktı. 55 yaşını aşmış 1179 kadına yapılan testler, D vitamininin meme kanserine yakalanma riskini yarı yarıya azalttığını gösterdi. 4 yıl süren araştırma sırasında deneklerin bir bölümüne kalsiyum, bir bölümüne D vitamini takviyeli kalsiyum ve ötekilere de plasebo (etkisiz ilaç) verildi.
Ciddi direnç
Araştırmacılar hem osteoporoz, hem de meme kanseri riskini analiz etti. Sonuçta tek başına kalsiyumun meme kanserine karşı bir miktar koruyucu etki sağladığı, fakat bunun fazla olmadığı görüldü. Buna karşılık D vitamini takviyeli kalsiyum verilenlerde meme kanserine karşı ciddi bir direnç oluştuğu saptandı. Vücuttaki D vitamininin büyük bölümü cildin güneş ışığına maruz bırakılmasıyla oluşuyor. Bu araştırmadan önce tıp dünyasında güneş ışığının bol olduğu ekvator kuşağındaki ülkelerde yaşayan kadınlar arasında meme kanseri vakalarının öteki yerlere göre çok daha az olduğu inancı yaygındı.
http://www.milliyet.com/2007/08/05/yasam/axyas02.html
Çocuğunuza D vitamini Verin
14 Ağustos 2007 Salı
Anne sütündeki D vitamini miktarı günlük ihtiyaca oranla çok düşük, bu nedenle bebeklere takviye olarak D vitamini verilmeli.
Kocaeli Sağlık Müdürlüğü Eğitim Şube Müdürü Halk Sağlığı Uzmanı Dr. Berna Ayakta Şerifi, AA muhabirine yaptığı açıklamada, anne sütündeki D vitamini miktarının 12-60 IU civarında olduğunu belirterek, günlük D vitamini ihtiyacı olarak 400 IU saptandığını söyledi.
Anne sütündeki D vitamininin daha kolay emildiği, dolayısıyla daha etkin olduğunun bilindiğini ifade eden Şerifi, anne sütünün tek başına süt çocuğunun D vitamini gereksinimini karşılayamayacağını dile getirdi.
Özellikle D vitamini eksikliği bulunan anneler ile çocukların takviyeye ihtiyacın artacağını kaydeden Şerifi, şöyle konuştu:
"Anne rahminde fetusun D vitamini ihtiyacı, annenin depolarından karşılanır. Fetus doğumdan sonra kendisini bir süre idare edebilecek kadar D vitaminini de çeşitli dokularında depolar. Eğer annede D vitamini depoları yeterli değilse bebek ya D vitamini eksik olarak ya da yetersiz D vitamini depolamış olarak doğar. Bu durum da doğumdan sonra yeterli D vitamini alınmaz ya da yeterince güneş ışığına maruz kalınmazsa D vitamini eksikliğine bağlı raşitizmin oluşma riskini artırır."
Ağız yoluyla D vitamini verilmesinin de korunmada etkili olacağına işaret eden Şerifi, şöyle devam etti:
"Annelerde D vitamini eksikliği riski de göz önünde tutularak, anne sütü alan tüm çocuklara günde 400 IU D vitamini verilmelidir. D vitamini verilmesi, anne sütü kesildikten sonra da devam etmeli ve en az 1 yıl süre ile uygulanmalıdır. Anne sütü ilk 6 ay içerisinde, D vitamini içeriği dışında, çocuğun büyüme ve gelişmesi için tek başına yeterlidir."
Raşitizmin, D vitamini yetersizliğine bağlı olarak genellikle süt çocuklarında kemiklerde kalsiyum ve fosfor depolanmasındaki problemle ortaya çıkan şekil bozukluklarıyla anılan bir hastalık olduğuna değinen Şerifi, yapılan araştırmaların Türkiye’de raşitizm görülme sıklığının yüzde 7,9 ile yüzde 20 arasında olduğunu gösterdiğini kaydetti.
Güneş ışınlarının önemi
Şerifi, raşitizmin, bebekte kasılma, huzursuzluk, baş terlemesi, başın sürekli sağa ve sola çevrilmesi, kabızlık, kaburgalarda yuvarlak çıkıntılar, bıngıldakların kapanmaması (18 aydan sonra), kafa kemiklerinde yumuşama ve eğrilme (baş alın ve yanlarında çıkıntı), geç oturma ve yürüme, bacaklarda eğrilik, göğüs kemiklerinde bozukluk (göğüs içe veya öne doğru çıkar), kamburluk, bel kemiğinde eğrilik, diş çıkmasında gecikme gibi belirtilerle ortaya çıkabileceğini söyledi.
Şerifi, raşitizmden korunma yollarını ise şöyle sıraladı:
"Raşitizmden korunmanın temel koşulu gebe ve emzikli annelerle çocukların yeterince güneş ışığına maruz kalmalarının sağlanmasıdır. D vitamini yapımını sağlayan ultraviyole ışını, pencere camından geçmez.
Bu nedenle arzu edilen yararın sağlanabilmesi için güneş ışığına direkt olarak maruz kalınması gereklidir. Güneş ışınlarının anne ve bebeklerin en önemli D vitamini kaynağı olduğu akılda tutulmalı ve gebe ya da emzikli kadınlar da günde 10-30 dakika direkt güneş ışığı almalıdır."
D vitaminini doğal yollardan karşılama yolları
"Güneş ışığına yeterince maruz kalmamak, D vitamini ve kalsiyumca zengin besinleri yeterince tüketmemek, bağırsaklarda emilim bozukluğu, karaciğer ya da böbrek yetersizliği gibi nedenlerle D vitamini eksikliği gelişebilir" diyen Şerifi, uzun süreli olarak kullanılan bazı ilaçların da D vitamini metabolizmasını etkileyerek raşitizme yol açabileceğini vurguladı.
Şerifi, D vitamini ihtiyacının doğal yollardan tereyağı, süt, peynir, balık, balık yağı ve karaciğer gibi hayvansal besinlerden karşılanabileceğini belirtti.
Şerifi, Sağlık Bakanlığı’nın 2005 yılında başlattığı "Bebeklerde D Vitamini Yetersizliğinin Önlenmesi ve Kemik Sağlığının Korunması Projesi" kapsamında, doğumdan itibaren 1 yıl boyunca tüm bebeklere sağlık ocakları ve ana çocuk sağlığı merkezlerinde ücretsiz D vitamini damlası verildiğini, proje kapsamında geçen yıl il genelinde toplam 22 bin 843 ücretsiz D vitamini damlası dağıtıldığını sözlerine ekledi.
Bunları uygula, 150 yıl yaşa!
Kadınlar bazı tavsiyeleri uygulayarak daha uzun ve sağlıklı yaşayabilirler...
Bilim adamlarının yaptığı araştırmaları ''500 of The Most Important Ways To Stay Younger and Longer'' adlı kitapta toplayan Hazel Courtney’e göre kadınlar bazı tavsiyeleri uygulayarak daha uzun ve sağlıklı yaşayabilir
Sağlıklı beyin hücrelerine, damarlara ve cilde sahip olmak için rafine olmamış ayçekirdeği, kabak çekirdeği, susam, ceviz gibi kuruyemişleri sofranızdan eksik etmeyin.
Alzheimer hastalarında çok az bulunan acettlcholine maddesi kaynağı ciğer, böbrek, lahana, sardalya balığı gibi yiyecekleri diyetinizde mutlaka bulundurun.
Hafızanızı kuvvetlendirmek için adaçayı için.
Her gün bir bilmece çözmek gibi akıl jimnastiğini ihmal etmeyin
Omega-3 yağlarını içeren sardalya, palamut gibi yağlı balıkları haftada en az iki kez yiyin.
Genlerinizi her şikâyetiniz için suçlamaya son verin. Unutmayın yaşam biçiminiz bu genlerin etkili olup olmamasında büyük rol oynuyor.
Her gün en az 1 saat güneş ışığı görün. Güneş yoksa güneş ışığını taklit eden lambalardan yararlanın.
Gülün. Gülmek bağışıklık sistemini sağlamlaştırır, kalori yakar, ciğerlere iyi gelir.
Erken yatın. Gece yarısından evvelki iki saat hücre yenilenmesi için en uygun zamandır
Geceleri bol bol, daha derin uyumanızı sağlayan ''lactucarium'' adlı bir maddeyi içeren marul yiyin.
Olumlu düşünün. Yale Üniversitesi’nin bir araştırmasına göre değişen durumlara çabuk adapte olan kişiler daha mutlu ve doyumlu bir hayat yaşıyor.
http://saglik.milliyet.com.tr/detay.asp?İD=3578
YENİ ARAŞTIRMA
Günde 10 dakika güneş kanseri azaltabilir
Günde 10-15 dakika güneşte kalmanın kanser vakalarını azaltabileceği bildirildi.
İngiliz araştırmacılar, kansere karşı koruma sağlayan D vitaminin vücut güneşe maruz kaldığında oluştuğunu hatırlattı.
Daily Mail'in internet sitesindeki habere göre araştırmacılar, ''İngilizler güneş altında birazcık daha fazla zaman geçirirlerse, ülkedeki meme ve kolon kanseri vakalarının yılda 30 bin kadar azalabileceğini'' belirtti.
Araştırmacılar, başta güneşin az göründüğü Kuzey Avrupa ülkeleri olmak üzere dünya çapında yılda 600 bin kanser vakasından D vitamini eksikliğinin sorumlu olabileceğini düşünüyor.
15 ülkede kış aylarında kandaki D vitamini seviyesini gösteren araştırmalarla hava durumunu gösteren uydu verileri değerlendirilerek yapılan bu son araştırmada, D vitamini seviyesinin düşüklüğüyle meme ve kolon kanserleri arasında bağlantı bulundu.
Nutrition Reviews'da yayınlanan araştırmada, D vitamini seviyesini azami düzeye çıkarmak için günde 10-15 dakika güneşte kalınması tavsiye edildi.
D vitaminin çalışma mekanizması kısmen çözülebildi, ancak bu vitaminin kanser hücrelerinin büyüme hızını yavaşlattığı biliniyor.
http://www.milliyet.com.tr/2007/08/23/son/sonyas15.asp
“İyi” ve “Kötü” Güneş
Federal çevre bakanlığı çevre kanunnamesi oturumu
Yaz, güneş, kum – ve her sene aynı tablo: düne kadar peynir gibi bembeyaz cilde sahip kuzeyliler eğer yatağa düşmemişlerse bol tişörtler içerisinde ve acılı bir ifadeyle sahil boyu ağır adımlarla ilerlemektedirler. Güneş yanığı!
Yetişkin kitlenin neredeyse yarısına yakın yaklaşık yüzde 60’ın üzerinde genç her sene sadece güneşin bolca ve bedava sunduğu büyük mutluluğun arayışı içerisinde en az bir kere veya daha sık güneş yanığına maruz kalmaktadır.
Gerçekten de bedava mı?
Senaryo değişikliği: Almanya’nın küçük bir kasabasında bir bronzlaşma salonu, kapısında “”Ruhsatlı güneşlenme salonu” kalite onayı. Aynı peynir beyazı tene sahip, güneşe aç ve dinlenmiş huzurlu bronzluk arayışındaki kuzeyli güneş ışınlarının, burada ise UV-ışınları avantajları ve tehlikelerine yönlendirilmektedir. Önce cilt tipi testine tabi tutulur, kişisel bir güneşlenme reçetesi verilir ve sonunda kendisi için en uygun ve kendi dozuna ayarlanmış güneşlenme bankına gönderilir.
Burada anında kopkoyu bir bronzluk söz konusu değildir. Cilt küçük adımlarla kendini koruma kalkanını oluşturabilir: cilt bronzluğu ve “ışık nasırı” denilen olay. Ve burada arzu edilen bikini giymeye uygun bronzluk sadece ağrısız, sızısız ve zararsız bir biçimde oluşmakla birlikte ayrıca bonus bir getirisi de oluyor: Güneş bankının UVB – ışınları yaşamsal D vitamini üretimini de harekete geçirmektedirler. Bu bilim adamlarının hemen her gün birçok kronik hastalıklara karşı önleyici ve sağlığı destekleyici etkisini keşfettikleri önemli bir hormon.
Bugünkü Federal çevre bakanlığı oturumunun konusunu bu süreç ile güneşlenme salonları, yüzme havuzları, spor salonları ve diğer yerlerdeki güneşlenme bankları oluşturmaktaydı.
Federal hükümet muhteris bir projeyi, geniş kapsamlı bir çevre kanunnamesini, yürürlüğe koymuştur ve konusu da (IV. “kitap”) “yapay güneş ışınları” ile bu yapay ışınların güzellik ve sağlık için ayarlanmış ve kontrollü uygulanışını kapsamaktadır.
Sahillerde ve balkonlarda “güneşi kötüye kullanma” ya karşı kanun koyma yoluyla engel olunamadığı için dikkatler güneş banklarından doğan UV-ışınlarının kötüye kullanımı ile ilgili benzer küçük probleme yoğunlaşmaktadır.
“Beş kuruş karşılığı Mayorka güneşi” ve “Kızarma büfelerine” karşı ithamların listesi alabildiğince uzun, sektörün imajı da epeyce zedelenmiş durumdadır. Ve çoğu kez olduğu gibi olumsuz görüşler sorumsuz solaryum işletmeliklerini, başka salonlardaki gözetimsiz güneş banklarını ve düşüncesiz turbo bronzcular ise tartışmanın tonunu ve içeriğini oluşturmaktadırlar. Buna ilaveten tam hedefe yönelik yayılan yarı gerçekler ile yanlış ve çoktan çürütülmüş iddialar basında denetimsiz bir biçimde tekrarlanınca, yuvarlak masa toplantısı sanık sandalyesine dönüşüveriyor.
Özellikle Photomed sektör birliğine dahil onaylanmış solaryum salonları ( ışın güvenliği Federal dairenin kalite mührü “Denetlenmiş ve onaylı solaryum salonu” ) temsilcileri Berlin’ de deliller ve bilimsel belgelerle ucuz ithamlara ve tek yönlülüklere karşı kendilerini savunmuşlardır. Sundukları sonuç: devletçe ayarlama iyi, isteğe bağlı ayarlama (kalite onayı ve tüketici kararı ile) daha iyi.
Argümanları: ehliyetli bir idareye ve eğitimli çalışanlara sahip, sorumluluk bilinci ile işletilen bir bronzlaşma stüdyosunda olduğu kadar başka hiçbir yerde hayati önemi olan, sağlık saçan “iyi” güneş ile zarar verici, sağlığı olumsuz yönde etkileyen “kötü” güneş arasında pozitif bir denge garanti edilemez.
Birçoğu arasından bir örnek:
Robert-Koch-Enstitüsünün (RKI) araştırmalarına göre Alman’ların yüzde 60’ın dan çoğu akut Vitamin D eksikliği çekmektedir. Nüfus sağlığının akıbeti ve bununla birlikte sağlık sisteminin masrafları dramatik boyuttadır. Osteoporoz, göğüs veya bağırsak kanseri, diyabetten (şeker hastalığı) psişik (ruhsal) hastalıklara kadar süre giden toplumsal hastalıklar Vitamin D eksikliği nedeniyle büyük ölçüde tetiklenmektedirler. Araştırmacıların iddiaları birçok kanser türü nedeniyle meydana gelen ölümlerin üçte birinden fazlasının yeterli derecede Vitamin D takviyesi ile önlenebildiği yöndedir.
“Teşebbüsçü denetlenmiş güneşlenme salonları” sözcüleri ise Vitamin D oluşumunun yüzde 90’ ının UV-ışınları vasıtasıyla cilt üzerinde vücutta kendiliğinden oluşturulduğundan dolayı ve modern yaşam tarzı nedeniyle yazın dahi vücuda çok az güneş değdiğinden hatta kışın (ekim ile Mart ayları arasında) bizim enlemimizde hemen hemen hiç Vitamin D oluşturma imkânı bulunmadığından, burada yeterli miktarda risksiz Vitamin D takviyesi ile güneş salonlarının (solaryum) önemli bir rol oynadığını ifade etmektedirler.
Alman ve uluslararası bilim adamları bu konuya benzer bir tanı koymaktadırlar:
Boston üniversitesi tıp fakültesi genel kliniksel araştırma merkezi müdürü, ABD’ de bir dizi araştırma sahibi Prof. Michael F. Holick’in ifadesi ise özetle “Vitamin D eksikliği çocuklarda ve yetişkinlerde dünya çapında çok yaygındır. Yeterli oranda UVB ortaya çıkartan solaryumlarda güneşlenme ciltte Vitamin D3’ün üretilmesine yönelik mükemmel bir araçtır”.
Özellikle de genç kesimde Vitamin D eksikliğinin yüksek oranda mevcut olması - RKI-araştırmasına göre kışın yüzde 80lere ulaşmakta- en azından salon temsilcilerinin akıllarında şu aralar güneş bankları kullanımı için düşünülen 18 yaş sınırının verimsiz olabileceği ve bu sınırın 16 yaşa indirilmesinin daha doğru olup olmayacağı sorusunu doğurmaktadır. Ki şimdiden onaylı ve sertifikalı salonlar bu sınırlamaya uymaya başlamışken.
2008 yılı sonunda tüm güneşlenme salonlarının yüzde 15 inin “denetlenmiş güneşlenme salonu” kalite sertifikasını elde etmiş olmaları halinde – onay veren kurumların görüşüne göre – ve artan talep ile onaylama hızının bu şekilde devam etmesi durumunda çok kısa sürede “talepleri karşılayacak” şekilde denetlenmiş ve onaylı salonların yayılmasından bahsedilebilir.
O zaman tüketici kendisi karar verebilecektir, ya güven garantisi altında yapay güneşin tadını çıkaracak, sağlık depolayacak, cildi koruyarak yaz güneşine hazırlayacak ve bunun yanı sıra adım adım arzu etmiş olduğu bikini bronzluğunu elde edecektir ya da korumasız ve çifte onaysız kendini herhangi bir güneş bankına atacaktır.
Photomed hakkında
Solaryum ve güneşlenme Photomed federal ihtisas birliği Federal Almanya solaryum sektörünün meslek teşkilatıdır. Photomed birliğinin görevi arasında ayrıca güneş, UV ışınları ve sağlık arasında bağlantılar ile ilgili araştırmayı teşvik etmek ve sonuçlarını yaymak yer almaktadır.
“Teşebbüsçü denetlenmiş güneşlenme salonu” hakkında
Photomed birliğinde yer alan sertifikalı güneşlenme salonları solaryum sektöründeki kaliteyi ve ehliyetliliği teşvik edebilmek ve kalite onaylı yapay güneşlenmenin olumlu etkilerini halk arasında yaygınlaştırmak ve temsil etmek adına bu teşebbüsçülük altında birleşmişlerdir.
Redaksiyon:
Burada ele alınan konular ile ilgili veri, argüman ve malzemelere Photomed birliğinin internet sayfasındaki “gizli basın noktasından” ulaşabilirsiniz:
http://www.photomed.de/photomed_presse.html
Orada aynı zamanda yüksek çözünürlü indirilebilir resimli materyal de bulabilirsiniz. İsteğe bağlı olarak size posta yolu ile CD ye kayıtlı metin, fotoğraf ve grafikler gönderebiliriz.
Güneş, güneşlenme ve solaryumlar ile ilgili kaynak göstergeli güncel haberlere Photomed-web sayfasından ulaşabilirsiniz:
http://photomed.wordpress.com
İletişim
Peter Lischka
Theodor-Heuss-Strasse 37
35415 Pohlheim
06403 – 60 99 077
pl@speedsun.de