Güneş Hayattır!
Her geçen gün daha çok insan cilt kanseri korkusuyla güneşten uzak kalıyor. Dr. Michael F. Holick’e göre güneş ışığı zarar verdiğinden çok hayat kurtarıyor. Boston üniversitesinde tıp, dermatoloji, fizyoloji ve biyofizik profesörü olan uzman bu alanda öncü olarak görülüyor.
Güneş Işığının Avantajları
Kemik sağlığı: Osteoporoz, Osteom ve Raşitizm'e karşı korur.
Hücre sağlığı: Bazı kanser hastalıklarına karşı korur.
Organ sağlığı: Kalp krizi ve İnme'ye karşı korur.
Ottoimün hastalıklara karşı korur: multipl skleroz(?), romatoid eklem iltihabı ve Tip 1
Diabetes mellitus gibi hastalıklara karşı korur.
Psikolojik sağlık: Kış depresyonu, aybaşı sendromu ve uykusuzluk gibi sorunlara karşı korur.
Daha iyi hissetmenizi sağlar.
Psikolojik sağlık: Kış depresyonu, aybaşı sendromu ve uykusuzluk gibi sorunlara karşı korur.
Daha iyi hissetmenizi sağlar.
Güneş ve Vitamin D Hakkında Gerçekler
1990’lı yılların ortasına kadar aktif D vitamini (D vitamininin insanlar için sağlıklı olan tek şekli) ihtiyacımızın tamamının böbrekler tarafından sağlandığı düşünülüyordu. Böbrekler bu miktarı kanda bulunan 25-D vitamininden üretir (25- Hidroksi vitamin D, ya da 25 [OH]D3 ). Bu daha sonra karaciğerde; güneşte kaldıktan sonra ciltte oluşan ve D vitamini bulunan besinlerden elde ettiğimiz az miktarda D vitamininden sentezlenir. Böbrekler sadece çok az miktarda aktif D vitamini üretir. Bu miktar kanda bulunan 25-D vitamini miktarına göre değişir. Başka bir deyişle: Bütün yaz boyunca güneşte yatsak da, litrelerce süt içip her öğünde uskumru yesek de, böbrekler her zaman aynı aktif D vitamini miktarını üretir.
Eskiden, az miktarda üretilen bu değerli aktif D vitamininin kemik sağlığına katkıda bulunduğuna inanılırdı. Michael F. Holick,
Ph. D., M.D.ve meslektaşları çok önemli bir şey keşfettiler: Boston Üniversitesi Tıp Merkezi’nde D vitamini, cilt ve kemik araştırma laboratuarında yaptıkları araştırmalar sonucunda, insanın tüm vücutta aktif D vitamini ürettiğini buldular.
Sıradışı bir süreç.
Eskiden sadece böbreklerimizin aktif D vitamini ürettiğini sanıyorduk fakat bu araştırmalardan sonra göğüs, prostat, bağırsak, beyin ve deri hücrelerinin yanı sıra birçok farklı doku ve hücrenin bu özelliğe sahip olduğunu öğrendik. 25-D vitamini bu hücrelere girdiği zaman, hücrenin içinde aktif D vitaminine dönüştürülür. Fakat 25-D vitamininin 25- vitminden aktif D vitamini üreten ve kan ve bağırsak yoluyla kemiklere gönderen böbreğin aksine, burada 25-D vitamini aktif D vitaminine dönüştürülür ve doğrudan hücre grubunun içinde kullanılır. D vitamini, hücre içindeki önemli fonksiyonunu tamamladıktan sonra kendi kendine etkisiz hale gelir
( bu şekilde hücreden çıkamaz ve kana etki edemez) Bu D vitamini aktivasyon süreci hücrede başlar ve hücrede tamamlanır.
Bu nedenle, hücreler çok miktarda aktif D vitamini üretse bile kanda aktif D vitamininin artışı görülmez.
Bilim adamlarının, güneş ışığı ile D vitamini arasındaki bağlantıyı bu kadar zor keşfetmelerinin sebebi de budur.
Bu keşfin önemli olmasının nedeni, artık kanda besinlerden değil de daha çok güneş ışığından dolayı D vitamini seviyesinde artış olduğundan emin olmamız ve bu artış sayesinde de özellikle kanser gibi hücrelerin anormal derecede büyümesine sebep olan hastalıkların risklerinin azalması. Günümüzde kendi bağışıklık sistemimizin bile aktif D vitamini üretme özelliğine sahip olduğunu biliyoruz. Bunun da (bunun da yerine bu da olsa daha doğru sanki) güneş ışığının; multipl skleroz, romatoid eklem iltihabı ve Tip 1- Diabetes mellitus gibi ottoimün hastalıkların önlenmesinde ve tedavisinde önemli bir rol oynadığı anlamına gelir.
Michael F.Holick , Ph.D.,MD ‘nin laboratuar çalışmaları, aktif D vitamininin çok etkili bir madde ve anormal hücre büyümesinin en etkili inhibitörlerinden biri olduğunu kanıtlar. Bu buluş ve D vitamininin tüm vücut tarafından üretilebildiğini kanıtlayan diğer buluşlar, D vitamini araştırmaları için büyük bir adımdır ve henüz çok yeni olan bir anlayışın altını çizer: Bu konuda çok fazla karşıt görüş olsa da güneş ışığının avantajları belki de dezavantajlarından çok daha fazladır.
Güneşlenmeyi Doğru Değerlendirmek
Güneş ışığının artılarını ve eksilerini başka bir alandan örnek vererek açıklamak istiyoruz. Sporun da avantajları ve dezavantajları vardır, fakat yine de çoğu insan spora olumlu bakar. Herkes bol hareketin sağlıklı olduğunu bilir. Bu şekilde kronik hastalıklar önlenir, kendimizi daha iyi hissederiz ve daha iyi görünürüz. Fakat bu işi fazla abartan ya da düztaban olan, tenis raketini yanlış tutan ve bu şekilde risk faktörünü arttıran insanlar kendilerini fazla yordukları için hastalanabilir ya da sakatlanabilirler. Örneğin topuk kirişi iltihaplanması ya da yan epikondilit (tenisçi dirseği). Her yıl koşarken ya da ağırlık kaldırırken kalp krizi geçirerek ölen insanlar var. Fakat yine de hiçbir doktor, sporun “sağlıksız” olduğunu ileri sürmez. Doktorların bir çoğu spor yaparken dikkat etmeniz gereken noktaları belirtir fakat hiçbiri hiç spor yapmamayı tavsiye etmez.
Aynı şey güneş ışığına maruz kalma için de geçerlidir. Güneş ışığının kendisi “sağlıksız”değildir. Tam tersine: Sağlığımız için gereklidir. Sadece birkaç önlem almamız gerekir. Güneşe karşı koruyucu önlemler almadan düzenli ve ölçülü güneş ışığı kesinlikle gereklidir.
Erken Sabah Güneşi Bize Neden Bu Kadar İyi Geliyor?
Bu sorunun ve başka sorularımızın yanıtlanması gerekiyor, fakat sağlık politikacıları güneşe karşı tutumlarını radikal bir şekilde değiştirmediklerş sürece cevaplarımızı alamayacağız.
Toplumun genelinde D vitamini eksikliğinin ne oranda olduğunu ve sağlıklı D vitamini oranının ne kadar olması gerektiğini bilmek yararlı olurdu. Avrupa ve Kuzey Amerika’da yapılan araştırmalar vitamin eksikliğinde devamlılık ya da dengesizlik oranının düşünüldüğünden çok daha fazla olduğunu gösteriyor. Solaryum ve vitamin haplarının bu eksikliği ne derecede kapattığı D vitamininin seviyesi ölçülene kadar bilinemez. Tek yapabileceğiz yakın gelecekte soru işaretlerimizin azalacağını ümit etmek. Toplumun yaşlı bireylerinde D vitamini eksikliği bir epidemi haline geldi. Hastanede, huzur veya bakım evlerinde görevli olan kişiler; sorumlu oldukları insanlarda D vitamini eksikliği oluşmaması için onlarla güneş ışığına çıkmalı, onları vitamin hapı almaları için teşvik etmelidir.
Güneş Kremleri
Güneş kremlerinin alerjiye sebep olduğu ve hassas ciltli insanlarda güneş ışığı ile birlikte ışığa karşı duyarlılığa yol açtığı bilinen bir gerçek. Ama çok önemli bir noktayı da unutmamak gerekir: Güneş kremleri güneş yanığına karşı korunmak içindir ve bazal hücre karsinomu ya da malign melanomlara karşı güvenli bir şekilde koruduğuna dair hiçbir bilimsel kanıt yoktur. Cilt kanserinin yanı sıra, cildin güneş ışınları nedeniyle erken yaşlanması tehlikesi de her zaman vardır. Güneş kremleri yaşlanma sürecini yavaşlattığı için artık tavsiye ediliyor. Batı kültürünün genç kalma çabası göz önünde bulundurulduğu zaman, güneş kremi üreticilerinin her gün UV koruyuculu krem ve losyonların kullanılmasını tavsiye etmelerine şaşırmamak gerekir. Fakat; güneş ışığı yüzünden erken yaşlanmak istemeyen herkes, güneş ışınlarını bloke eden madde ve losyonlara güvenmek yerine beslenme şekillerini güneşten koruyacak şekilde değiştirseler ve yazın şapka taksalar çok daha kârlı çıkarlar.